8 Kasım 2016 Salı

Bitkisel kür nedir? Prof Dr İbrahim Saraçoğlu'nun uzun senelerden beri bitkiler üstünde yaptığı araştırmaların temelini bitkilerin içeriğinde bulunan etkin maddeler oluşturmakta. Bir bitkinin içeriğinde bulunan ana etkin maddeleri araştırmak, tanımlamak ve ortaya çıkarmak, önleyici ve koruyucu tedavi için yeterli olmamakta. Çünkü bir bitkinin içeriğinde yalnız faydalı maddeler bulunmamakta. Bitkiler insan sağlığı için olumsuz etki yapabilecek zararlı maddeler de içerebilirler. Peki öyleyse hastalıklara karşı insan sağlığını koruyabilmek için bitkilerde bulunan tedavi edici gücü veya önleyici ve koruyucu gücü olan etkin maddelerden nasıl yararlanabiliriz? Tedavi etme, önleme ve koruma gücü olan etkin maddeleri bitkilerden nasıl dışarı alırız? Bu yararlı maddeleri dışarı alırken zararlı olan maddelerin de alınmamasını nasıl sağlarız? Bütün bunlar doğru olarak seçilen bitkinin hangi kısımlarının kullanılması ve nasıl hazırlanması gerekir sorusunu ön plana çıkarmakta. Bunu yapmanın en basit ve kolay yolu, bitkiyi demlemek ya da haşlamaktır. Demleme ya da haşlama sırasında bitkinin içeriğindeki tüm etkin maddeler aynı anda suya geçemez. Etkin maddeler demleme zamanına bağlı olarak belli bir sırada demleme suyuna geçer. Bu sebeple bir bitkinin ne kadar sürede demleneceği çok önemlidir. Bunu bir örnekle size açıklayalım. Masanıza üç adet kaynar su dolu bardağı koyduktan sonra aynı anda üçünün de içine birer adet poşet çay koyun. Birinci bardaktaki poşet çayı bir dakika sonra çıkarın, ikinci bardaktaki poşet çayı dört dakika sonra çıkarın ve üçüncü bardaktaki poşet çayı de sekiz dakika sonra çıkarın. Şimdi önünüzde üç ayrı zamanda demlediğiniz birer bardak çay bulunmakta. Şimdi de sırası ile bu üç bardaktaki çayın insan sağlığı üstündeki etkilerinin ne olabileceğini inceleyelim. • Birinci bardakta bulunan bir dakikada hazırlanan çay en uyarıcı olan çaydır. Çünkü birinci dakikada suya geçen maddeler en uyarıcı olan maddelerdir. Bu uyarıcı maddeler arasında kafein, theobrombin ve theophilin bulunur. Bu üç madde uyarıcıdır, yani kalp atışlarını bir miktar artırır. Bir miktar da tansiyonu yükseltir. Uyarıcı oldukları için kendinizi gergin hissedersiniz ve uykuya dalmakta zorluk yaşarsınız. Bir dakika demleyerek, açık çay içtiğini zannedenler ne yazık ki yanılırlar. Onların açık çay zannettikleri çok kısa demlenmiş çaydır. Oysaki çayın kısa demlenmişi en uyarıcı ve gerginlik yapıcı olanıdır. • Şimdi ikinci sıradaki, dört dakika demlenmiş çay bardağını inceliyelim. Bu çayın içeriğinde sindirim sistemini uyaran etkin maddeler bulunmaktadır. Yemeğin üstüne içeceğiniz dört dakika demlenmiş çay sindiriminizi hızlandırır ve yemekleri daha kolay hazmetmenizi sağlar. • Üçüncü sırada ve sekiz dakika demlenmiş çay ise keyif verici, Rahatlatıcı ve dinlendirici bir çaydır. Bitkileri doğru seçerek, doğru şekilde hazırlayarak ve de doğru uygulayarak sahip oldukları biyolojik gücü sağlıklı bir yaşam için, hastalıklara karşı koruyucu ve önleyici olarak kullanmak mümkündür.

1 Şubat 2016 Pazartesi

Önce kötü haberle başlayayım “zayıflamak hiç kolay değil!”. İnternette gördüğünüz zayıflama çayı, zayıflama suyu, zayıflama kemeri ve onlarca farklı zayıflama ürünüyle, daha doğrusu sadece bu ürünleri kullanarak zayıflamak pek mümkün değil. Kilo vermek için plan, program ve irade gerekiyor. İyi haber ise, kilo vermeye başladığınızda, elbiseleriniz, pantolonlarınız üzerinize olduğunda, aynada kendinizi daha iyi görmeye aşamasına geldiğinizde motivasyonunuz artıyor ve kilo vermek daha doğrusu diyete devam etmek nispeten kolaylaşıyor. Son adım ise verilen kiloların geri gelmemesini sağlamak ve bu adımda son derece önemli. Çok sayıda diyet listesi var ve bazıları diğerlerinden daha popüler. Ancak yapacağınız diyeti seçerken dikkat etmeniz gereken nokta hangi diyetin sizin için daha iyi olduğunu bulmak. Mesela et ve et ürünleri yemekten hoşlanmıyorsanız kırmızı et ve yumurtanın sık kullanıldığı bir diyet listesi sizin için uygun olmayacaktır. Kendinize uygun bir diyet listesi bulabilirseniz diyetinize bağlı kalmanız kolaylaşır. Ben bu yazıda sabah, öğle, akşam neler yenmesi gerektiğinden çok “zayıflamak istiyorum” diyenler, yani kilo vermenin ilk aşamasında olanlar için diyet yaparken kullanabilecekleri, zayıflarken zorlanacakları durumlarda işlerine yarayabilecek bazı öneriler ve kilo vermekle ilgili kullanışlı bilgiler vermek istiyorum. Zayıflamak İsteyenler İçin 7 Öneri 1 – Kendinize Sorun “Neden Kilo Vermek İstiyorum?” Belki bu sabah 1-2 yıl önce aldığınız bir elbiseyi giymeye çalıştınız ve üzerinize olmayınca sinirlenip kilo vermeye karar verdiniz. Bu zayıflamaya karar vermek için oldukça motive edici bir durum olmasına karşın uzun süreli olarak aynı motivasyonun korunması için yeterli değil. Fazla kilosu olan herkes daha küçük bedenli kıyafetler giymek, giydiği kıyafetler içinde güzel/yakışıklı görünmek ister ama fazla kiloların yarattığı sorun çok daha büyük. Yapılan araştırmalar fazla kiloların birçok ciddi hastalığı tetikleyen tip 2 diyabet, yüksek tansiyon riskini önemli oranda artırdığını ortaya koyuyor. Ek olarak kalp ve damar hastalıkları, karaciğer yağlanması, böbrek hastalıkları, gebelikte yaşanan bazı sorunlar fazla kilolarla bağlantılı (1). Bunları bilmek diyet yaparken sağlığınızı korumak için bu kilolardan kurtulmanız gerektiğini hatırlatarak size ekstra motivasyon sağlayabilir. 2 – Abartılı Hedeflerden Kaçının Diyetinizin ilk haftasında 5 kilo vermeyi beklemek veya ilk ay 10 kilo kaybetmeyi hedeflemek bu hedeflere ulaşamadığınız zaman diyete olan bağlılığınızı kaybetmenize neden olur. “Haftada 5 kilo verin”, “ayda 15 kilo verdiren diyet” gibi başlıklarla pazarlanan diyet listelerini gördüğünüzde hemen uzaklaşın çünkü “şok diyet” olarak tanımlanan bu diyetlerle verilen kilolar bir süre sonra fazlasıyla geri döner. Üstelik bu diyetlerin önerdiği çok düşük kalorili beslenme hem ihtiyacınız olan vitamin ve mineralleri tam olarak alamamanıza yol açar hem de metabolizmanızı yavaşlatarak dinlenir halde yaktığınız kalori miktarının azalmasına neden olur. “Haftada 1 veya 1.5 kilo, ayda 4-6 kilo” gibi hedefler ise diyetinizi sürdürmenizi ve daha sağlıklı kilo vermenizi sağlayacak gerçekçi hedeflerdir. 3 – Gereksiz Kalorileri Belirleyin Hepimizin çeşitli yeme alışkanlıkları var. Bazılarımız film/dizi seyrederken bir şeyler atıştırmayı seviyoruz bazılarımız sıkıntılı dönemlerde sıkıntımızı yemekle atabileceğimizi düşünüyoruz. Tüm bu “aç olmadan yenen yemekler” bize kilo olarak geri dönüyor. Aslında tam olarak acıkmadan yemek yemek, bir şeyler atıştırmak kilo almanın daha doğrusu obezitenin başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Ayrıca gereksiz bir şeyler yeme durumu bazen agresif yemek/atıştırmalık reklamları nedeniyle bilinçsiz olarak yapılabiliyor. Yani farkında olmadan kendinizi reklamı yapılan ürünü yerken bulabilirsiniz. Şaka gibi duran ancak gayet ciddi bir sorun olan bu gıda reklamları özellikle çocukları etkiliyor ve 8-18 yaş arası obezitenin nedenleri arasında gösteriliyor (2). Fazla kalori almanıza neden olan bu alışkanlıklarınızı belirledikten sonra mümkünse bunlardan kurtulmaya çalışın. Kurtulamıyorsanız veya bu alışkanlıklarınızı bırakmaya çalışmak üzerinizde ekstra stres yaratıyorsa en azında daha az kalorili alternatiflere yönelin. Paketlenmiş cips, kraker, bisküvi yerine kuruyemiş, haşlanmış sebze veya meyveli yoğurt daha iyi seçimler olacaktır. 4 – Doğru Diyet Listesini Belirleyin Her diyet programı herkes için uygun değildir. Bazılarımız sürekli bir şeyler atıştırmayı, bazılarımız masaya oturduğumuzda fenalaşana kadar yemek yemeyi, bazılarımız ekmeği, bazılarımız tatlıyı seviyor. Bu nedenle herkesin diyet programı birbirinden farklı olmalı. Atıştırmalık seviyorsanız daha çok ara öğün içeren, her öğünde aşırı yemek yiyorsanız daha kısa sürede doymanızı ve tok hissetmenizi sağlayacak veya tatlı seviyorsanız ara sıra “sağlıklı” yaramazlıklar yapmanıza izin veren bir diyet listesine çok daha kolay sadık kalabilirsiniz (3). Diyet listesi seçmeden önce listeleri detaylı olarak inceleyin ve hangisinin sizin için en uygun olduğunu belirleyin. İlla bire bir bu listeye bağlı kalmanıza gerek yok. Yapacağınız küçük değişikliklerle diyeti kendinize daha uygun hale getirebilirsiniz. Unutmayın seçtiğiniz diyeti uzun süre uygulamanız gerekiyor bu nedenle diyet seçme ve diyet listesi belirleme aşamasını aceleye getirmeyin. 5 – Kendinizi Zayıflamaya Zihnen Hazırlayın Eğer sürekli diyete başlayıp bu diyetlerde başarısız oluyorsanız düşünce yapınızı değiştirmeniz gerekiyor demektir. Öncelikle “ya 0 beden olurum yada şişman olurum” düşüncesinden kurtulun. Hayatta çok az şey böyle keskin hatlarla birbirinden ayrılıyor. Zaten bu keskin kararlar diyetin kişi üzerinde çok daha fazla stres yaratmasına neden oluyor. Stres arttıkça 1 öğünde hafifçe (belki 1 dilim ekmekle) bozulan diyet nedeniyle kişi diyet öncesinden daha fazla yemek yemeye başlıyor ve diyete başladığı kiloyu da aşıyor (4). Kendinizi zayıflamaya hazırlarken nasıl görünmeniz gerektiği daha doğrusu kilo verdiğinizde nasıl görüneceğinizi gözünüzde canlandırmaya çalışın. Daha önce yaptığınız diyetleri neden bıraktığınızı ve bu diyetlerin sizi en çok hangi noktalarda zorladığını düşünün. Bunları düşünmek ve diyetinizi bozmanızın gerekçelerini net olarak belirlemek yeni diyetinizde aynı durumlarla karşılaştığınızda motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olacaktır. Diyet yaptığınızı arkadaşlarınıza ve yakın çevrenize söylemenizin de faydaları olacaktır. Örneğin diyet yaptığınızı bilen arkadaşlarınız fast-food restoranında buluşmak yerine bir cafe’de buluşmayı önerebilir. Veya kendinizi güçsüz hissettiğiniz anlarda aileniz diyete devam etmeniz gerektiği konusunda motive edici bir konuşmayla bu süreci daha kolay atlatmanıza yardımcı olabilir. 6 – Daha Fazla Hareket Edin Yoğun iş temposunda düzenli egzersiz yapabilmenin son derece zor olduğunu kabul ediyorum ama daha fazla hareket edip daha çok kalori yakmak için bir şekilde fırsat yaratmalısınız. Örneğin asansör yerine merdivenleri kullanabilirsiniz, işe giderken veya eve dönerken 1-2 sokak ötede inip yürüyebilirsiniz, daha çok ev işi yapabilirsiniz. Bu örnekleri kendi gündelik rutininize adapte ederek daha fazla hareket etmeye çalışın. Daha fazla hareket hem daha hızlı kilo vermenizi sağlar hem de zihnen ve bedenen daha dinç olmanıza, moralinizin yüksek olmasına yardımcı olur. 7 – Küçük Değişimler Fark Yaratır Son olarak “zayıflamak istiyorum” diyenlerin kullanabileceği / uygulayabileceği küçük öneriler vermek istiyorum. Sabırlı Olun: Alması yıllar süren kilolardan 1 ayda kurtulabileceğinizi sanmayın. Diyet yaparken sabırlı olun. Her gün tartılmayın çünkü bazen vücudun sıvı tutmasından dolayı tartıda daha ağır çıkabilirsiniz ve bu durum moralinizi bozabilir. Haftada bir gün belirleyin ve sadece o gün tartılın. Günlük Tutun: Diyet yaparken yediklerinizi ve diyet yaparken yaşadığınız zorlukları yazdığınız bir günlük tutmak en çok kalorinin hangi gıdalardan geldiğinin belirlenmesi ve diyetin hangi aşamalarının sizi zorladığını belirlemek için oldukça pratiktir. Günlüğü düzenli olarak tutabilirseniz kesinlikle motivasyonunuzu artırır ve duruma göre diyetinizi modifiye etmenize imkan tanır. Ara Hedefler Koyun: Örneğin 2 ayda 9 kilo vermek ana hedefiniz olabilir. Bu ana hedefe ulaşmak ve motivasyonu artırmak için kendinize ara hedefler koyabilirsiniz. Mesela “bu hafta 1.5 kilo vereceğim” gibi. Direnin: Gözünüzün önünde tatlıların uçuştuğu anlarda direnebilmek size güç katar ve bir sonraki tatlı krizini daha kolay atlatmanıza yardımcı olur. Böyle bir kriz anında “bu krizi atlatırsam daha güçlü olacağım” diyerek kendinizi motive edebilirsiniz. - See more at: http://iyigelenyiyecekler.com/zayiflamak-istiyorum-diyorsaniz-7-oneri/#sthash.NDAe6KqG.dpuf

28 Haziran 2015 Pazar

Adet gecikmesinde 1 – 2 günlük gecikmeler normal kabul edilmektedir. Ancak daha uzun süreli gecikmelerde şayet hamilelik yok ise hormonal problemler incelenmelidir. Adet gecikmesi kadınları kaygılandıran kadın hastalıkları arasındadır. Adeti düzenli devam eden bir kadında adet döngüsü fizyolojik bir şekilde 21 – 35 arasında değişkenlik gösterir. Adet döngüsünün 35 günden fazla sürmesi söz konusu ise bu durum adet gecikmesi olarak adlandırılabilir. Fakat birkaç günlük gecikmeler problem olarak yorumlanmamalıdır. Yılda birkaç defa adet gecikmesi olabilir. Ancak bu durum birkaç ay devam ediyor ise mutlaka üzerinde durulmalıdır. Adet gecikmesinin sebepleri Adet gecikmesinin en sık görülen sebebi yumurtanın içinde bulunduğu folliküllerin çatlamaması durumunda ortaya çıkmaktadır. Kadınların büyük bir kısmı yılda bir kez olsun adet döngüsünde yumurtanın çatlamaması ile karşı karşıya kalırlar. Bu durum fizyolojik olarak geliştiğinden dolayı birkaç günlük adet gecikmesi kadınlar tarafından pek fark edilmez. Adet gecikmesinde akla gelen ilk neden gebelik olmalıdır. Gebelik dışında adet gecikmesi, yumurtalıklarda kist, endometriozis kistleri gibi faktörlerden dolayı da gerçekleşebilir. Adet gecikmesinde tedavi nasıl yapılır? Tedavi yöntemi bulunan soruna göre değişir. Adet gecikmesi eğer tiroid hormonunun yetersizliğinden kaynaklanıyor ise hastaya tiroid hormonu takviye edilir. Ancak prolaktin hormonunun fazla üretilmesinden dolayı adet gecikmesi oluşmuş ise hastaya hormonun salgılanmasını kesecek ilaçlar verilir. Eğer polistik over sendromu tespit edilmiş, ise bazen yalnızca hastanın zayıflaması ile adet düzene girebilir. Çoğu zaman progeston hormonu ve doğum kontrol hapları ile de adet gecikmesi tedavi edilebilir. Adet gecikmesi tedavi edilmediği takdirde ne gibi problemlere yol açar? Endometrium tabakasının her ay düzenli bir şekilde yalnızca adet kanaması ile dökülür. Adet kanaması olmadığı için endometrium tabakası kalınlaşır. İlerleyen yıllarda bu sorun rahim kanseri gibi ciddi problemlere yol açabilir. Adet gecikmesi rahatsızlığı olan bayan takipçilerimize şifalı bitkiler önerileri yerine öncelikle doktorlarına danışmalarını ardından yardımcı tedavi olarak şifalı bitkileri tercih etmelerini öneririz, çünkü adet gecikmesinin arkasında herhangi bir hastalık(polikistik over, hormonal bozukluklar)olabilir, eğer başka bir rahatsızlık var ise bunu teşhis edecek ve tedavi uygulayacak tek yetkili kişiler doktorlarımızdır. Sağlıklı günler dileriz.
Diğer adı Tiamin olan B1 Vitamini, ilk keşfedilen B Vitaminidir ve 1926 senesinde saf olarak bulunmuştur. 1936 senesinde de suni olarak üretilmeye başlanmıştır. Suda erimektedir. Dayanıksız bir vitamin olan B1 Vitamini kafein, antibiyotik ve alkol gibi kullanımlarda etkisiz hale gelmektedir. Günlük alınması gerekmektedir çünkü kalp, karaciğer ve böbreklerde az miktarda depolanabilir. Fazlalığı ise yemekten 3 saat sonra idrarla beraber, dışarıya atılmaktadır. B1 Vitaminini nelerden sağlayabiliriz?Hangi Besinlerde Bulunur? Bitkisel yağlarda ve tereyağında bulunmayan B1 Vitamini, bulgur, yumurta, fındık, koyun eti, fıstık, kepekli ekmek, ceviz, pirinç, nohut, bezelye, bakla, fasulye yer fıstığı, mercimek, patates, kuru üzüm, hububat ve buğday gibi faydalı bitkiler de ve kuru bira mayasında fazlaca mevcuttur. Yiyeceklerin pişme sularına dikkat edilmelidir çünkü su da eriyen bir vitamin olduğu için vitamin kaybı meydana gelebilir. Pişirilen suların da atılmaması gerekir. Sütün kaynatılmış ya da pastörize edilmiş olması da vitamin bakımından fazlasıyla kayıp yaşatır.Gereksinimi; Yoğun stres altında olmak, ateşli hastalıklar, ishal, ameliyat öncesi ve sonrası, sigara, alkol, çay, kahve tüketimi, gebelik, emzirme, ilaç kullanımı gibi durumlarda alınması gereken miktarlar daha fazla olmaktadır. B1 Vitamininin etkileri nelerdir? Büyüme de ve öğrenmede büyük etkisi vardır. Enerji üretiminde etkisi büyüktür ve damar sertliğinin oluşumunu engeller. Zona hastalığında ve şeker hastalarının duyusal sıkıntılarında kullanılabilir, alkolik insanlar ve ameliyat sonrası ağrı çekenler kullanabilir. Yol tutmasından meydana gelen mide bulantılarında etkisi vardır ve kalbin çalışmasında destek verir. Moral bozukluklarında huzursuzluklarda ve depresif hallerde kullanılmaktadır. B1 Vitamini Eksikliği Ruhsal problemler, stres, gerginlik, sıkıntı, hevessizlik, halsiz hissetme, yorgunluk hissi, İştahsızlık, karın ağrıları ve kabızlık gibi sorunlar doğurabilir. Kalp ritim sorunları, ayaklarda karıncalanma ve iğne batmış gibi hissetmek. Ve duyu kayıpları hissedilebilir. Beriberi isimli hastalığa yol açabilir. Çok ciddi bir hastalıktır tedavi edilmezse ölümcül sonuçlar doğurabilir.
A Vitamini Faydaları, Nelerde, Hangi Besinlerde Bulunur? Diğer vitaminlere istinaden suda değil, A Vitamini; yağda çözünür. A Vitaminin Vücuda Etkileri Güneşten zarar gören ya da akneli ciltlerin yanında, son yıllarda cilt kanseri tedavisinde de adından sıkça bahsedilmektedir. Sıcak yaz günlerinde, güneşin zararlı ışınlarının, olumsuz etkilerinden korur, körlüğü ve diğer çeşitli göz problemlerini önler. Kemik gelişimi, cilt sorunlarının engellenmesi ve üremede etkin rol oynar. Sindirim sisteminde oluşabilecek sorunların tedavisini sağlarken, mevsimsel hastalıkların oluşmasını engellemektedir.A Vitamini nelerden sağlanır? Hangi Besinlerde Bulunur ? – Yiyecekler dışında, güneş kremleri, güneş sütleri ve güneş yağlarından alınabilir. – Süt, tereyağı, yumurta, balık yağı ve karaciğer gibi hayvansal ürünlerden alınabilir. – Bitkilerdeki pigmentler içimizde A vitaminine dönüştürülür. Yani, kabak, brokoli, havuç, patates, portakal, şeftali, ıspanak, kayısı ve kavun gibi şifalı bitkiler yiyerek, ayrıca Buğday, mantar ve baklagiller tüketerek de A Vitamini alınabilir. A Vitamini Eksikliği? Farklılık şiddetine göre değişir; Gece körlüğüne ve körlüğe neden olabilir. Diş bozuklukları, çürümeleri ve diş eti hastalıkları vb. sağlık problemleri meydana gelebilir. Kuruyan ve sertleşen deri gözlemlenebilir. Göz kuruluğu, sivilcelerde artış, açsızlık hissi, yorgunluk, bağışıklık sisteminin zayıflaması, saçlarda kepek, ağızda yara, cilt kuruluğu, halsizlik, sık ve kolay hastalanma, baş ağrısı, uyku kalitesinin bozulması, mide bulantısı, ishal, kusma, kaşıntı, eklem ve kemik ağrıları, düzensiz adet görme ve saç dökülmesine sebep olabilir. A vitamininin fazla alınması durumunda ise zehirlenmeye benzer bir rahatsızlık ortaya çıkar. Hamileler ve Çocuklarda; – Özellikle çocuklarda boy uzamamasının ve kilo alınamamasının sebebi yetersiz A vitamini alındığının işareti olabilir. – Hamileler, sıkıntılı doğum oranının armasına sebep olabilir. Bu nedenle hamilelikte, A vitamini için önce doktora danışmak gerekir. – Ayrıca bi çelişki gibi gelse de, bebeğin anne karnındayken sağlıklı bir şekilde gelişimi için gebelerin doktor kontrolünde ve yeterli olabilecek miktarda A vitamini almaları da belirtilmiştir.
Zayıflatan bitkiler, yazın gelişi ile birlikte herkesin aklında zayıflama ve güzel bir fiziğe ulaşmak geçmektedir. Zayıflamaya yardımcı bitkiler ile ilgili bir bilgi arıyorsanız size beş adet bitki önerimiz vardır Bitkisel zayıflama yakın zamanda sıkça duyduğunuz bir cümle olmuştur, bitkisel zayıflama ürünleri piyasada yaygınlaşmıştır. Ancak bitkisel zayıflama ürünleri doktorunuza danışmadan kullanılmamalıdır. Zayıflatan bitkiler nelerdir? Kilo sorunu olan kişilerin öncelikle doktorlarına başvurmaları ve kullanacakları şifalı bitkileri doktorlarına sormaları tavsiye edilir. Kekik: Yemeklerimize tat katan, şifa kaynağı kekik faydaları sindirimi kolaylaştırıp vücudumuzda ki fazla suyu atıp kilo vermemize yardımcı oluyor Yeşil çay: yeşil çay faydaları Ülkemizde tüketimi artmaya başlayan yeşil çayın faydaları vücut da biriken toksinleri atarak sindirimi kolaylaştırabiliyor. Biberiye: Biberiye faydaları vücut da biriken toksinleri atar ve hazım kolaylaştırır ayrıca yağ eritir. Mate Yaprağı: Mate yaprağı faydaları obezite tedavisinde kullanılan bir bitkidir. Mate yaprağı iştahı kapatarak zayıflamaya yardımcı olur. Bu bitkiler zayıflatan bitkiler olarak da bilinir.
Soğan kürü ve soğan suyu son zamanlarda İbrahim Saraçoğlu ve Ahmet Maranki gibi şifalı bitkiler alanında bilgiler veren kişiler tarafından önerilen faydalı kürlerdendir. Soğanın faydaları göz önüne alındığında soğan kürünün, soğan suyu kürünün oldukça faydalı olmasını beklemek oldukça doğaldır. Öncelikle bir uyarı ile konuya giriş yapalım, soğan kürü doğrudan, doktora gidilmeden bir tedavi yöntemi olamaz. Forumlarda ve yorumlara rastalayabileceğiniz diğer sitelerde soğan kürü kullanımı, aşırı kullanımı sonrasında rahatsızlanan kişiler olduğunu görebilirsiniz. Bu yüzden bir rahatsızlığınız var ve soğan kürü kullanmak istiyorsanız öncelikle doktorunuza danışmanız gerekmektedir. Soğan oldukça faydalı bir şifalı bitkidir ancak herşeyde olduğu gibi kür şeklinde fazlası zarardır. Soğan suyu söktürücü özelliği nedeniyle böbrekleri yorabilir, hatta zarar verebilir, bu yüzden internette gördüğünüz bu ve buna benzer kürleri aşırıya kaçmadan tanı ve tedavi uygulama konusunda tek yetkili kişiler olan doktorlarınıza danışarak kullanmanız tavsiye edilir. Sitemizde bitkilerin yararları ve kullanım alanları hakkında sadece bilgiler verilmektedir, sitemizdeki yazılar bir tedavi niteliği taşımaz, ve doktora danışmadan kullanılması tavsiye edilmemektedir. Soğanın Faydaları Nelerdir? Soğan oldukça faydalı bir şifalı bitkidir, yemeklerimizde sıkça kullandığımız soğan lezzetinin yanında şifa dağıtan özelliği ile de bilinmektedir, soğuk algınlığına faydası gibi bilinen yararlarının yanında soğan suyu kürü olarak kullandığında adet düzensizliği için oldukça etkili olduğu belirtilmekte olan bir şifalı bitki olarak karşımıza çıkmaktadır. Soğan, şifalı bitkiler arasında içerdiği vitaminler ve besleyici maddeler ile ön plana çıkmaktadır. Soğan b vitamini açısından oldukça zengindir, c vitamini, kükürt, iyot, fosfor gibi vücuda yararlı maddeleri içerir bir nevi antibiyotik vazifesi görür. Yorgunluğu giderir ve bedene güç ve canlılık verir. İştah açıcı özelliği de vardır. İdrar vasıtası ile vücutta biriken su ve fazla üreyi dışarı atmaya yardımcı olduğu belirtilmiştir.. Soğan zayıflamaya da yardımcıdır, kilo verdirir, şişmanlığı önler, damar sertliğini de önler. Soğan şifalı bitkisi sinirleri yatıştırır, uykusuzluğa iyi gelir. Öksürüğü söktürücü etkisi ile de bilinir. Bir çok kanser hastalığına karşı vücudu koruduğu bilinmektedir. Bağırsak kurtları için de soğan kürü kullanılabilir. Soğanın böbrek taşı konusunda iyi geldiği belirtilsede soğan suyu, adaçayı, maydanoz kürü gibi karışımların söktürücü özelliğe sahip oldukları için böbrekleri yorduğu bilinmesi gerekmektedir. Bu yüzden böbrek rahatsızlıkları olanlara tavsiye edilmez. Özellikle böbrek taşı olanların internetteki kürler, vb karışımları uygulamak yerine bu konuda eğitim almış tek yetkili tanı ve tedavi uygulayabilecek kişiler olan üroloji doktorlarına danışmaları, muayene olmaları gerekmektedir. Böbrek taşları günümüzde Türk doktorları tarafından pcnl-pnl perkutan ameliyatları ile sırttan 1-2 cm lik bir kesik açılarak alınabilmektedir, bu yüzden öncelikle üroloji doktorlarına gitmeniz tavsiye edilir.
Copyright © Şifalı Bitkiler Şifalı Otlar Bitkisel Tedaviler | Powered by Blogger
Design by N.Design Studio | Blogger Theme by NewBloggerThemes.com